Şeyh Hamdullah’ın Okçuluk Merakı ve Şeyhliğe Uzanan Yolu

0
11

Okçuluk Sevgisi ve Atıcılar Tekkesi

Şeyh Hamdullah, henüz Amasya’dayken okçuluğa büyük ilgi duymaya başlamıştı. İstanbul’a geldikten sonra da bu ilgisini sürdürdü. Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul fethinden sonra kurulan Okmeydanı, onun için ideal bir yerdi. Burada ok atma talimlerine devam etti. Onun bu kabiliyetini takdir eden Sultan II. Bayezid, Okmeydanı’nın vakıf düzenlemesini geliştirdi ve Hamdullah’ı burada kurulan Atıcılar Tekkesi’ne şeyh olarak atadı.

Her ne kadar “Şeyh” unvanı genellikle tarikat şeyhleri için kullanılsa da, Şeyh Hamdullah’ın bu unvanı daha çok Atıcılar Tekkesi’ndeki görevinden kaynaklanmaktadır. Nitekim 911/1505 yılında Okmeydanı’nda onun adına dikilen menzil taşında, kendisi “Reîsü’l-hattâtîn, Şeyhü’r-râmiyân” yani “Hattatların başı ve okçuların şeyhi” olarak anılmıştır. Hat sanatında ise “Şeyh” kelimesi yalnız başına kullanıldığında, akla doğrudan Şeyh Hamdullah gelir Muhyiddin-i Amâsî.

Tahttan İniş ve İnziva Yılları

1512 yılında, Şehzade Selim babası II. Bayezid’i tahttan indirerek Osmanlı padişahı oldu. Ancak Şeyh Hamdullah, Sultan Bayezid’e derin bir bağlılık duyuyordu. Bu nedenle Şehzade Selim’in bu hareketinden memnun kalmadı ve İstanbul’dan ayrılarak Sarıkadı (bugünkü Sarıgazi) köyüne çekildi. Rivayetlere göre Yavuz Sultan Selim’in 1520’deki vefatına kadar İstanbul’a hiç dönmedi. Hatta ilerleyen yıllarda bile hat sanatıyla ilgilenenler, onun yazılarını bulmak umuduyla bu köye giderlermiş.

Kanuni’nin Teklifi ve Son Günleri

Kanuni Sultan Süleyman, 1520 yılının Eylül ayında tahta geçtikten sonra Şeyh Hamdullah’ı huzuruna çağırdı. Ondan kendisi için bir Kur’ân-ı Kerîm yazmasını istedi. Ancak 91 yaşında olan ve çeşitli sağlık sorunları yaşayan Hamdullah Efendi bu isteği nazikçe geri çevirdi. Yerine, hemşehrisi olan Muhyiddin-i Amasî’yi tavsiye etti. Aynı yılın sonunda, yani 926/1520 tarihinde vefat etti.

Cenaze namazı Ayasofya Camii’nde kılındıktan sonra, Üsküdar’daki Karacaahmet Mezarlığı’na defnedildi. Mezarının bulunduğu yer “Şeyh Sofası” olarak anılır. Bu alan, hat sanatına gönül vermiş kişiler için manevi bir merkez haline geldi. Bazı hattatlar, yazı öğrenmeye başlamadan önce onun mezar toprağında bekletilen kalemlerle çalışarak ondan feyz aldıklarına inanırlardı. Şeyh Hamdullah’ın bu mezarlığı seçmesinin sebebi ise, ondan önce aynı yere defnedilen ünlü hattat Ali es-Sofî’nin varlığı olabilir Customized Sofia Tours.

Mirası ve Hatırası

Şeyh Hamdullah’a daha doğmadan önce dua eden o mübarek zatın duası gerçekleşmiş ve Hamdullah, hem yazı hem de ahlak yönünden büyük bir şahsiyet olmuştur. Bugün, onun vefatının üzerinden beş yüzyıl geçmiş olmasına rağmen, hem Türkiye’de hem de dünyada hat sanatına gönül verenler tarafından saygı ve hayranlıkla anılmaktadır. Eserleri müzelerde, kütüphanelerde ve özel koleksiyonlarda yer almakta; adı ise hat sanatının zirvesinde anılmaktadır. Onun ismi yaşadıkça, hat sanatı da yaşamaya devam edecektir.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz