Kül Kedisi
Bir peri tarafından korunan bahtsız genç kız, Perrault’nun masallarının ünlü kişisi. Bu tatlı ve sevimli kız, uzun süre hakaretlere ve eziyetlere göğüs gerdi. Üvey annesinden ve onun İki kızından kötü muamele gören Kül Kedisi, sonunda hizmetçi yerine konur ve mutfağa kapatılır. Genç kız orada, ocağın külleri arasında hüzünlü bir hayat sürmeye başlar. Onun «çok üşüyen ve ateşin başından ayrılmayan, uyuşuk, yumuşak başlı» kimseler için kullanılan «Kül Kedisi» takma adı buradan gelir. Derken bir akşamüstü, Kül Kredisi’ne vaftiz analığı yapan bir peri, onun imdadına koşar: Kül Kendisi’nl çok güzel elbiselerle giydirir ve onu şatafatlı bir arabayla kralın oğlunun verdiği baloya gönderir. Prens, bu çok güzel, esrarlı ve hiç kimsenin tanımadığı kıza hayran kalır. Külkedisi ise gece yarısı oradan aceleyle ayrılırken, küçük camdan ayakkabılarından birini düşürür. Prens, bu güzel ayakkabı sayesinde Kül Kedisini bulur ve onunla evlenir.
Pamuk Prenses
Alman masallarının kahramanı, 1812’de Grimm kardeşlerin kaleminden doğdu. Amerikalı ressam ve filim yapımcısı Walt Disneyiykbir filminde, Yedi Cüceyle birlikte ölümsüzleşti. Pamuk Prenses çok güzel bir kızdı, o kadar ki üvey annesi onun güzelliğini kıskandı ve ondan kurtulmak için Pamuk Prensesi öldürtmeye karar verdi. Ama Pamuk Prensesi Öldürmekle görevli cellât ona acıdı ve bu güzel kızı ormanda serbest bıraktı.
Ormandaki kuşlar ve diğer hayvanlarla arkadaş olan Pamuk Prensesi, tatlı küçük ihtiyarcıklar olan Yedi Cüce, yanlarına aldı. Ve ormandaki hayvanlarla birlikte mutluluk İçinde yaşamaya başladılar. Ama bir gün Pamuk Prenses’İn üvey annesi İntikam almak için yaşlı bir cadı kılığında çıkageldi. Ve Pamuk Prensese kırmızı bir elma verdi. Genç Kız büyülü elmayı ısırır ısırmaz uykuya daldı. Ama komşu ülke padişahının oğlu, güzel prens, onu öptü ve büyü bozuldu. Cadı ise kayalardan yuvarlanarak kötülüğünün cezasını buldu.
Küçük Deniz Kızı
Yarı kız, yan balık şeklinde masal kahramanı, 1837’de Hans Christian Andersen’in kaleminden doğdu. Danimarka’nın sembolü olan heykeli, Kopenhag limammngirişinde yer almaktadır.
Küçük Deniz Kızı’nın vücudu, ablasınınki gibi başından beline kadar dilber bir kız, belinden aşağısı İse balık şeklindeydi. Tatlı ve ahenkli bir sesi vardı. Günün birinde kralın oğlunu gören ve görür görmez de ona gönlünü kaptıran küçük Denizkızı Prens’in çevresine katılabilmek için de iki ayağa sahip olmayı bütün kalbiyle arzu etti. İsteği gerçekleşmiş, ama ona çok pahalıya mal olmuştu. Bundan böyle Küçük Deniz Kızı, eşsiz bir zarafet ve hafiflikle dans edebilecek, fakat buna karşılık, attığı her adım ona dayanılmaz acılar verecek ve hiçbir zaman konuşamayacaktı! Bu korkunç şartları seve seve kabul etti Küçük Deniz Kızı. Sonra günün birinde prens, başka bir kızla evlenince kalbi kırılan Küçük Deniz Kızı, bir daha görünmemek üzere denizin derinliklerinde kayboldu.