1453 yılı Haziran ayında İstanbul’un fethinden hemen sonra Fatih Sultan Mehmed, fetih sonrası yapılması gereken ilk işleri belirleyip emirlerini verdikten sonra Edirne’ye dönmüştü. Ancak İstanbul’un geleceği onun için o kadar önemliydi ki, çok geçmeden yeniden İstanbul’a gelerek şehrin imar çalışmalarını yakından takip etmeye başladı.
Fatih’in İstanbul’a dönüşüyle birlikte başta şehrin surları, Yedikule’deki burçlar, Anadolu ve Rumeli Hisarları ve şehrin dışındaki köprüler olmak üzere birçok harap yapı için onarım çalışmaları başlatıldı. Aynı yaz aylarında, daha önce de belirtildiği gibi Galata ve Silivri’den şehre ilk zorunlu yerleştirmeler (sürgünler) yapılmıştı. Sultan Mehmed’in bu dönemde en az iki defa Edirne’ye gidip dönmesi, İstanbul’u ne kadar dikkatle takip ettiğini gösterir Private Tour Guide Turkey.
Kış Aylarında İstanbul, Yazın Edirne
Fatih, genellikle bahar ve yaz aylarında Edirne’de kalıp devletin dış işleriyle ilgileniyor; kış aylarında ise İstanbul’a gelerek şehrin imar faaliyetlerini bizzat yerinde denetliyordu. 1455-1456 kışını İstanbul’da geçiren padişah, bu süreçte devam eden inşa çalışmalarını yakından izledi.
Dönemin tarihçilerinden Kritovulos, Fatih’in şehirde büyük ve kullanışlı hamamlar, görkemli konutlar, hanlar, çarşılar, misafirhaneler, bahçeler yaptırdığını ve bol miktarda su getirttiğini yazar. Bu yapıların hem şehrin güzelliğine katkı sağlaması hem de halkın ihtiyaçlarına cevap vermesi amaçlanmıştı.
Fatih ayrıca ticaretin gelişmesi için de önemli adımlar attı. Bu doğrultuda, Büyükçarşı’nın bedesteni (kapalı çarşının temeli) en önce tamamlanan yapılar arasında yer aldı. 1457-1458 kışında yeniden İstanbul’a gelen Fatih, devam eden inşaatları yine bizzat denetledi İstanbul’un Yeni Dönüşümü İskân ve İmar Süreci.
İstanbul’un Osmanlı Başkentine Dönüşümü
1453’ten sonraki yaklaşık otuz yıl boyunca İstanbul, büyük bir dönüşüm süreci yaşadı. Bu yıllar, şehrin bir Osmanlı başkenti haline gelmesi için yoğun bir imar ve iskân dönemiydi.
Bu kapsamda:
Yıkılan surlar onarıldı, Yedikule’deki burçlar ve Boğaz’daki hisarlar yenilendi, İlk Saray ve Fatih Külliyesi birbirine yakın iki geniş alanda inşa edildi, Topkapı Sarayı’nın yapımı da bu süreçte başladı.
Ayrıca bedesten, yeni hamamlar, ve bazı kiliselere minare eklenmesi gibi çalışmalar da bu döneme aittir. Aynı zamanda, taşradan gelen halkın İstanbul’a yerleştirilmesi ve şehir hayatına adapte edilmesi, bu büyük dönüşümün önemli bir parçasıydı.
Titizlikle Kurulan Yeni Başkent
Fatih Sultan Mehmed, inşa edilen yapılarda hem zarafet hem de gösteriş aramış, kullanılan malzemelerin kaliteli olmasına özen göstermişti. Her fırsatta bu çalışmaları bizzat incelemiş, İstanbul’u yalnızca askeri zaferin sembolü değil, aynı zamanda medeniyetin merkezi haline getirmeye çalışmıştı. Bu uzun ve dikkatli süreç sonunda İstanbul, hem siyasi hem de kültürel anlamda Osmanlı Devleti’nin yeni kalbi olmayı başardı.