Fatih Sultan Mehmed, İstanbul’un fethedilmesinden sonra şehrin imarına büyük önem vermiştir. Onun bu kararlılığıyla birlikte dönemin ileri gelen devlet adamları da İstanbul’un yeniden inşası için harekete geçmiştir. Bu süreçte birçok cami, konak, han ve hamam yaptırılmıştır.
Fatih, bir yandan seferlerine devam ederken diğer yandan da kabul törenlerini ve düğünleri genellikle Edirne Sarayı’nda gerçekleştirmiştir. Ancak İstanbul’u gerçek bir başkent haline getirmek için yoğun çaba göstermiştir. Bu çabada önemli bir isim de Mahmud Paşa’dır. Paşa, İstanbul’a su getirme çalışmalarıyla padişahın imar politikasına güçlü bir destek vermiştir Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’a Dönüşü ve İlk İmar Faaliyetleri.
Ayrıca, ülkenin dört bir yanından ve savaşlarda esir alınan farklı topluluklardan insanlar İstanbul’a getirilerek şehrin boş kalan evlerine yerleştirilmiştir. Bu şekilde İstanbul’un nüfusu hızla artırılmış ve sosyal hayat canlandırılmıştır.
Sarayların İnşası ve Fatih’in Takibi
Fatih, özellikle Topkapı Sarayı’nın yapımını çok yakından takip etmiş, sarayın protokole ve törenlere uygun şekilde inşa edilmesini sağlamıştır. Buna karşılık, şehrin ilk yönetim merkezi olan İlk Saray’ın yapımı sırasında seferde olması sebebiyle inşaatı yeterince takip edememiş olabilir. Ancak Topkapı Sarayı’nın detaylı ve gösterişli yapısı, padişahın ne kadar titiz davrandığını açıkça göstermektedir.
İstanbul’da Müzeciliğin Doğuşu
İstanbul, hem Osmanlı döneminde hem de Türkiye Cumhuriyeti döneminde müzeciliğin kalbi olmuştur. Osmanlı döneminde İstanbul, yalnızca başkent değil; aynı zamanda ticaretin, sanatın ve kültürün merkeziydi. Bu ayrıcalıklı konumunu yüzyıllar boyunca korumuştur Sightseeing Tour Turkey.
Osmanlı’da modern anlamda müzecilik faaliyetleri 19. yüzyılın ortalarında başlamıştır. Bu konuda ilginç bir olay, 14 Nisan 1910 tarihli Servet-i Fünun dergisinde anlatılır. Yazıyı kaleme alan kişi, ünlü Alman arkeolog ve Berlin Müzeleri Müdürü Dr. Theodor Wiegand’dır.
Wiegand’a göre, Sultan Abdülmecid, 1845 yılında Yalova’ya yaptığı bir gezide çevrede dağılmış halde bulunan, üzerinde yazılar olan mermer parçalarını görür. Mermerlerde Latince yazılar ve Kral Konstantin’in adı bulunmaktadır. Sultan bu duruma tepki gösterir ve “Böyle büyük bir hükümdarın isminin yazılı olduğu taşlar yerde yatmamalı” diyerek taşların İstanbul’a gönderilmesini emreder.
Aya İrini ve İlk Müzecilik Denemeleri
Padişahın emriyle getirilen bu taşlar, dönemin Tophane-i Amire müşiri Damat Fethi Ahmed Paşa tarafından koruma altına alınır. Bu taşlar, o zamana kadar tarihî silah deposu olarak kullanılan Aya İrini Kilisesi’ne nakledilir. Bu olay, genellikle Osmanlı’da ilk resmi müzecilik adımı olarak kabul edilir.
Sonuç olarak, İstanbul’da başlayan bu müzecilik hareketi, ilerleyen yıllarda daha da gelişmiş ve şehir, Türkiye müzeciliğinin merkezi haline gelmiştir.