Venediklilerle Savaş
Fatih Sultan Mehmed’in hedefleri yalnızca karada sınırlı kalmamış, denizlerde de hâkimiyet kurma arzusu onu doğrudan Venedik Cumhuriyeti ile karşı karşıya getirmiştir. Bu süreçte en dikkat çekici gelişmelerden biri Eğriboz’un fethi olmuştur. 1463-1479 yılları arasında süren Osmanlı-Venedik Savaşı, sadece bölgesel bir çatışma değil, aynı zamanda Osmanlı’nın Doğu Akdeniz’de yeni bir döneme geçişini simgeleyen önemli bir mücadeledir.
Venedik, özellikle 1204 yılında gerçekleşen Latin işgalinden sonra Ege ve Doğu Akdeniz’de önemli bir güç haline gelmişti. Ancak Fatih’in Eğriboz’u alması, bu dengeleri sarsmış ve Venedik’in denizlerdeki üstünlüğüne ilk ciddi darbeyi vurmuştur. Bu olay, Venedik’in Doğu Akdeniz’deki kolonilerinin sonunun başlangıcını teşkil etmiştir Sightseeing Ephesus.
Rodos ve Roma Hedefleri
Fatih’in bir diğer deniz hedefi ise Rodos Adası olmuştur. Ada, o dönemde Saint Jean Şövalyelerinin elindeydi ve Akdeniz’deki ticaret yollarını kontrol ediyordu. Ayrıca Anadolu kıyılarındaki Bodrum gibi bazı kalelerde de etkinliklerini sürdürüyorlardı. Fatih, bu tehdide son vermek için Rodos seferini başlatmış, ancak tam başarı elde edememiştir.
Buna rağmen Sultan Mehmed, deniz aşırı hedeflerini büyütmüş ve İtalya’ya yönelmiştir. Dönemin siyasi olarak parçalı yapısı içindeki İtalya’yı dikkatle incelemiş ve Roma’nın ele geçirilmesini gerçek bir hedef haline getirmiştir. Bu büyük hayalin ilk adımı, Gedik Ahmed Paşa komutasında gerçekleştirilen Otranto Seferi olmuştur. Böylece, Osmanlı’nın “Kızıl Elma”sı olan Roma fikri, ilk kez pratikte uygulamaya konulmuştur Fatih Sultan Mehmed ve Roma İmparatorluğu Mirası.
Fatih’in Ardında Bıraktığı Siyasi Miras
Fatih Sultan Mehmed, 1481’de vefat ettiğinde ardında yalnızca geniş sınırlara sahip bir imparatorluk değil, küresel hedefleri olan bir siyaset anlayışı bırakmıştır. Vefat ettiğinde çözüme kavuşturulmamış birçok siyasi mesele hâlâ gündemdeydi:
Belgrad gibi stratejik noktaların fethi tamamlanmamıştı.
Arnavutluk’ta direniş odakları devam ediyordu.
Mora’daki Venedik kaleleri, hâlâ Osmanlı kontrolü dışında kalmıştı.
Rodos Adası, Doğu Akdeniz’de bir tehdit unsuru olmaya devam ediyordu.
Çukurova bölgesinde Memlüklerle olan gerginlik, savaş eşiğine gelmişti.
Doğu Anadolu’da Akkoyunluların zayıflaması, bölgede siyasi boşluk yaratmıştı.
Ve nihayet, İtalya’da Roma’ya yönelik girişim, henüz başlangıç aşamasındaydı.
Bu sorunların büyük kısmı, Fatih’in ardından gelen II. Bayezid, Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman dönemlerinde aşamalı olarak çözülecektir. Bu durum, Fatih’in siyasi mirasının ne kadar vizyoner ve kapsamlı olduğunu göstermektedir.