Kavuklu Hamdi
Kavuklu Hamdi Türk orta oyuncusu, 1841’de İstanbul’da doğdu, 1911’de aynı yerde öldü.
Orta oyunundaki eşsiz başarısıyla ünlüdür. Birçok oyun ve tekerlemeleri vardır. Doğru dürüst öğrenim görmeyen Kavuklu Hamdi meslek hayatına Hacı Bekçi’nin yönetimindeki Han kolunda başladı ve sanatını pratik yoldan ilerletti. Bununla beraber düzgün ve iyi konuşmayı bilir, terbiye sınırlarını hiçbir zaman aşmazdı. Hamdi, orta oyununda genellikle kavuklu rolüne çıkar ve çok başarılı olurdu. Sanatçı, daha çok Küçük İsmail, Tosun Efendi. Baba Asım gibi pişekârlarla (orta oyununda kavuklu ile konuşarak oyunu açan oyuncu) oynamıştır. Kavuklu Hamdi’nin otuz beşe yakın tekerlemesi vardır. Bu tekerlemeler, orta oyununda pişekârııı söylediği bir söz vesilesiyle, kavuklu rolüne çıkanın verdiği hoş, şaşırtıcı, gülünç cevaplardır. Kavuklu Hamdi orta oyununda olduğu kadar tiyatroda da başarı kazanmış, sahnede, bön kaba adam rollerini çok iyi canlandırmıştır.
Charlie Chaplin
Charles Spencer Chaplin, Charlie Chaplin denir. İngiliz sinema oyuncusu ve film yönetmeni, 1889’da Londra’da doğdu.
Sinema dünyasına büyük ve kalıcı eserler bıraktı. Ölümsüz “Şarlo” tipini yarattı.
Sinema dünyasının büyük dâhisi Charles Spencer Chaplin’in annesi ve babası, birer sirk oyuncusuydu. Chaplin çok küçük yaşta babasını kaybetti ve sanat hayatına atıldı. Önceleri sirklerde palyaço rollerine çıkıyor, sözsüz oyunlar oynuyordu. 1910 yılında Amerika’ya yerleşen sanatçı orada çok sayıda filim çevirmiştir. Charlie Chaplin yaptığı filmlerin senaryosunu kendi yazmış, çekimini kendisi yönetmiş, başrolünü de kendisi oynamıştır. Büyük sanatçı bütün dünyanın tanıyıp sevdiği “Şarlo” tipini 1912 yılında yaratmıştır. Charlie, Charlot, Kari diye adlandırılan bu tiple Charlie Chaplin, küçüklerin olduğu kadar, büyüklerin de sempatisini kazanmayı bilmiştir. Bu ölümsüz sanatçı kırk yılı aşkın sanat hayatında 79 film çevirmiş ve bunların çoğunda çağının sorunlarına eğilmiştir.
Caruso
Enrico Caruso İtalyan ses sanatçısı. 1873’te Napoli’de doğdu, 1921’de aynı yerde öldü.
Gür, tatlı ve dolgun bir sese sahipti. Yirminci yüzyılın en büyük tenoru sayılır. Caruso’nun bütün çağların en büyük şarkıcısı olduğunu söylerler. Ama sanatçının doldurduğu plaklar ne yazık ki son derece kötüdür ve onun harika sesine burundan çıkıyormuş gibi bir hava verir. Bununla beraber eski ve orijinal plakları üzerinden modem tekniğe göre doldurulan yeni plaklar eskiler gibi parazitli değildir. İtalya’dan başka Avrupa’nın diğer ülkelerinde de sahneye çıkarak büyük başarı kazanan sanatçı, daha sonra New York Metropoliten operasının yıldızı oldu. Caruso, 18 Nisan 1906’da San Francisco’ya gitmişti. O gün bu şehirde korkunç bir deprem oldu ve bunu çok büyük bir yangın izledi. O sırada kaldığı otelden dışarı fırlayan Caruso yıkıntılar arasında şarkı söylemeye başladı: Tenor, heyecan ve korkunun ses tellerine zarar vermediğinden emin olmak istemiştir. Bu olaydan sonra da hemen yurduna döndü.