İstanbul Günlüklerinden Küçük Bir Gezi Turu

0
215

İstanbul seyahatlerinde gezilmesi gereken yerlerin başında gelen modern ve sanatı değeri yüksek olan popüler yerlerin dışında daha farklı ve özellikle dikkat çekici yönlerini fark etmemize katkı sağlayan Onur İnal’in anlatımında merak uyandıran bir yazıyı sizlere sunuyorum.

Konsolosluk binasının tam karşısında Neoronesans tarzı ve ilginç mimarisiyle bir bina dikkatimizi çekiyor. Bir yanını Müeyyet Sokak’a diğer yanını da Frederici Apartmanına dayamış olan ve İstiklal Caddesi’ndeki diğer binalardan farklı olarak eşi, örneği görülmeyen ilginç bir cephe ve mekân düzenine de sahip olan bu tombul bina, Narmanlı Han. Narmanlı Han ya da bilinen diğer adıyla Narmanlı Yurdu, caddenin girişindeki Fransız Konsolosluğu binası ile birlikte ayakta duran en eski iki binadan birisi.

1843 yılında yapıldığı tahmin edilen binanın mimarı Giusseppe Fossatti. Fossatti denince doğal olarak akla Ruslar geliyor. Ticinolu, yani İsviçreli İtalyan mimar iki kardeş Giusseppe ve Gaspare Fossatti, Milano’nun ünlü Brera Akademisi’nde yetiştikten sonra Çarlık Rusyası’nın hizmetinde çalışmaya başlamışlardı. St. Petersburg’ta kaldıkları süre içerisinde önemli devlet binalarının yapımını gerçekleştirmişler ve çarın beğenisini kazanarak Rus Güzel Sanatlar Akademisi üyeliğine kabul edilmişlerdi. 1837’de İstanbul’a gelen ve şehirde on dokuz yıl kalarak bazı elçilik binalarının, Osmanlı Arşivleri binasının, Baltalimanı’ndaki Mustafa Reşit Paşa’nın evinin (bugün Kemik Hastanesi olan bina) yapımım ve Ayasofya’nın restorasyonunu gerçekleştiren Fossatti’lerin Ruslar adına yaptıkları ilk eser Narmanlı Han’dı.

Narmanlı Han, yine Giuseppe Fossatti’nin kendi eseri olan esas Rus Elçiliği (bugünkü başkonsolosluk) yapılana kadar hem Rus Elçiliği binası hem de hapishane olarak kullanıldı. Han, 1840’lann sonlanna doğru şimdiki bina yapıldıktan sonra da Rusların binası olarak kaldı. Birçok Rus firması ofislerini Narmanlı Han’da bulunduruyordu.

Narmanlı, Birinci Dünya Savaşı yıllarında ve 1920’lerde Rusya’dan kaçan çok sayıda Beyaz Rus’un sığınma yeri oldu. Rus Devrimi’nden kaçarak İstanbul’a gelen binlerce göçmen arasında Leon Troçki de vardı. Henüz itibarım yitirmemiş olan Troçki, Pera Palas’ta kaldığı süre içerisinde Narmanlı Han’a da sık sık uğramıştı. Petrol işçilerinin sendikası Neft Syndicat bürosunun bulunduğu Narmanlı Han, o dönemde Troçki’nin Türk komünistlerle ilişkisinden çekinen Türk istihbaratı, onun her hareketini izleyen Sovyet ajanlan ve dünyanın birçok ülkesinin casuslarıyla, devrimcileriyle dolup taştı.

1930 yılına gelindiğinde Neft Syndicat dışında sadece Intourist isimli turizm şirketi kalmıştı. 1933’te ise bina varlıklı iki tüccar kardeşe, Avni ve Sıtkı Narmanlı’ya satıldı. Aslında binayı Narmanlı Kardeşlerim satan alması bir bakıma iyi de oldu. Sanata düşkün Narmanlı Kardeşler, binayı yüksek fiyatlarla tüccarlara kiralamaktansa, düşük fiyatlarla sanatçılara vermeyi tercih ettiler.

Narmanlüar, Sofyalı Sokağı ile Müeyyet Sokağı’nın kesiştiği noktadaki üç odayı heykeltıraş Firsek Karol’a kiraladılar. Ressam şair Bedri Rahmi Eyüboğlu ise ana girişin sağında bulunan iki kadı dükkanlardan birine yerleşti. Ulus Gazetesi’nin temsilcisi Neşet Atay ve ressam Aliye Berger, Eyüboğlu’nun bitişiğini tuttu. Bunların dışında ünlü Ermeni gazetesi Jamanak, Andrea Kitabevi, İstanbul’un ilk konfeksiyoncularından Antoine Visconti’nin mağazası, kürkçü Sanoviç de hanın diğer kiracılarındandı. Narmanlı Han, Cumhuriyet döneminden 1980’lere kadar -zaman içinde erişe de heykeltıraşların, ressamların atölyelerine ev sahipliği yaptı. Bugün ise handa sadece bir hah-kilim tamircisi ile bir fotokopici bulunuyor. Avludaki tek katlı bina, öteden beri nedense resmî işlere mahsustur. Bir zamanlar Maliye Tahsil Şubesi olarak kullanıldıktan sonra şimdilerde noter olarak hizmet veriyor.

Narmanlı Han’ın Rus elçilik binası olarak kullanıldığı yıllarda bahçesinin orta yerinde, içerisinde rengarenk balıkların yüzdüğü zarif bir havuz olduğu söyleniyor. Havuz, hana gelen tüccarların at arabaları ve yük hayvanları için engel oluşturduğu düşünülerek yıkılmış.

Şimdi yerinde mor salkımlarla beraber yüz yıllık akasyalar yükseliyor. Narmanlı Han’ın bir diğer özelliği de İstanbul sınırlan içerisinde kedilerin en özgür yaşadıkları mekânlardan birisi olması. Ne zaman giderseniz gidin, nereye bakarsanız bakın Narmanlı Han’da her zaman kedileri göreceksiniz.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz