Bugün geride bırakılıp seherle birlikte Sadrazamlığından yola çıktı. Arkasından da kendileri yan yana yerine hareket ettiler. Geleneğe göre, sağın oiyoda silahtarlar, Anadolu ve Rumlar beyleri de öncü paşalar vurdu. Bu şekilde çok düzenli bir alay meydana getirip âdeta Viyana kalesinin önlerine kadar at sürdüler. Kalenin tam karşısında açık arazide Sadrazam kendi otağının kurulması için uygun bir yer bulununcaya kadar burada iki saat kadar dinlendiler.
Bu arada varoştan ele geçirilmiş dört tutsak getirildi. Bir tanesinin kafasını bir Deli, geri kalan üçünün kafasını da Asesbaşı uçurdu. Tutsakları getirmiş olanlara armağanlar verildi.
Daha sonra uygun yer bulunup otağın kurulduğu haberi geldi. Bunun üzerine Sadrazam tekrar atma binip aynı alay düzeniyle çadırına vardı. Burada bir saat kadar dinlendi.
Arkasından tekrar cins atına binip şehrin varoşunda uygun bir yere gitti. Orda metrislerin yapılacağı ve topların yerleştirileceği noktalar kararlaştırmak üzere atından indi. Ordunun ileri gelenlerini yanma çağırtarak kendileriyle metrisler ve askerin araziye göre kollara ayrılması hakkında meşverette bulundu.
Kendisinin bulunacağı kol için her zaman olduğu gibi Yeniçeri Ağası Bekri Mustafa Paşa’yı, Kul Kethüdası Çelebi İsmail Ağa’yı, kendi kapısı ve vilâyet-i askeriyle Rumeli Beylerbeyi Küçük Haşan Paşa’yı, beş kolombrine topu ve yirmi Şahi topuyla yirmi yeniçeri ortasını görevlendirdi. Sağ kanada kendi kapısı ve vilâyet-i askeriyle Diyarbekir Beylerbeyi Vezir Kara Mehmed Paşayı, kendi kapısı ve vilâyet-i askeriyle Halep Beylerbeyi Deli Bekir Paşa’yı topçularıyla Anadolu Beylerbeyi Osman Paşazade Ahmed PaşaVı, kendi yeniçerileriyle Zağarcıbaşı Mustafa Ağa’yı beş Kolombrine ve yirmi Şahi topuyla yirmi yeniçeri ortasını verdi. Sol kanat için kendi kapısı ve vilâyet-i askeriyle Yanova Beylerbeyi Vezir ve eski Defterdar Ahmed Paşa’yı Sivas Beylerbeyi Binamaz Hafil Paşayı, Karaman vilâyet-i askerini, kendi yeniçerileriyle Samsuncubaşı Süleyman Ağayı, beşyöz cebeciyi, beş Kolombrine topu ve yirmi Şahi topuyla yirmi yeniçeri ortasını görevlendirdi.
Bütün bunların hepsine Sadrazam sıçan yollarım kazmaları buyruğunu verdi- Kendisinin yerleşmeyi dü. Tsurpuglftabya henüz tamamlanmadığı için akşamüzeri otağına döndü. Ötekiler kendilerine ayrılmış olan yerlerde kalarak tabyalarını kurmaya ve metrislerini kazmaya koyuldular.
Metrislere hakim otanovaros bölgesin geçirdiler. Herkes durumuna göre buradaki saraylara, evlere, bahçelere girdi. Buralarını da tabya haline sokmaya koyuldu. Bu da Yüce Allahın lütuflarının gerçek bir belirtisiydi. Bu lütfundan dolayı ona yeterince şükredilmemiştir. Çünkü bu varoş olmasaydı, metrislerin yapımına çok uzaktan başlamak gerekecekti ama hiç kimse tabyasını bu kadar az bir zaman içinde tamamlamayı başaramayacaktı.
Oysa şimdi metrislere gitmesi gereken bir kimse sıçan yollarının ağzına kadar atıyla gelebilmekteydi. Kısacası devlet kurulduğundan bu güne kadar metrislerin ve tabyaların hurda olduğu gibi bir varoşun içinde ve sarayların, hehcelerin, köşklerin arasında kurtarmış….
Viyana şehri dış mahalleden meydana geliyordu. Buraları çok güzel görünüşlü yerlerdi ve ferah, alımlı evlerle doluydu…