Cesare Borgia
Rönesans İtalya’sının ünlü serüvencisi, 1475’de Roma’da doğdu, 1507’de Pampelune’de (İspanya) öldü. Machiavelli, il Principe (Prens) adlı eserinde düzenbaz ve merhametsiz prensi anlatırken Cesare’yi örnek aldı.
Prens Cesare Borgia, görünüşte mükemmel bir asilzâdeydi. Yakışıklı nazik, akıllı, nükteci, kuvvetli ve cesurdu. Ama aynı zamanda son derece muhteris, ikiyüzlü, vicdansız bir adamdı… Üstelik prensin Roma’da papa Alexander VI gibi sağlam bir dayanağı vardı. Çünkü papa, Cesare’nin babasıydı. Ancak Cesare’nin adı kötüye çıkmakta gecikmedi. Kendisinin yirmi kadar prens, hükümdar ve kardinali katlettirdikten başka öz kardeşini de öldürttüğü bir gerçektir. Korkunç serüvenci Cesare Borgia ile kız kardeşi Lucrezia Borgia zehir uzmanıydılar. Bu iki kardeş yüzünden o devirde Batı Avrupa’da o pek çok kişi ölmüştür. Cesare’nin kendisi bile, babasıyla beraber yemeğe davet ettiği bir misafirini zehirlemek isterken zehirlenmiş ve ölümden zor kurtulmuştur. Babasının ise bu yemek yüzünden öldüğü söylenir. Ne devirmiş o devir!
Pizarro
Francisco Pizarro. İspanyol fatihi. 1475’de Trujillo’da (İspanya) doğdu, 1541’de Lima’da (Peru) katledildi. İnka İmparatorluğunu yıkarak Peru’yu ele geçirdi.
Pizarro, okuma yazma bilmeyen ve pek de dürüst olmayan bir serüvenciydi. Elli yaşında Peru’yu fethetmeye ve inkaların hazinesini ele geçirmeye karar verdi. Az sayıda, ama kararlı kimselerden meydana getirdiği serüven ve seyahat heveslisi bir grubun başına geçerek yola çıktı. Peru’ya vardığında yerlilere hediyeler vereceğini söyleyerek karaya çıktı ve buraları istilâ etti, inka şeflerinden birini çadırına çağıran Pizarro onu hapsetti ve kendisini ancak büyük bir fidye verdiği takdirde serbest bırakacağını söyledi. İstediğini aldıktan sonra da şefi öldürttü Kurnazlığı ve zorbat sayesinde bu serüvenci, İnka kralı Atahualpa’nın hazinesini ele geçirdi, sonra da imparatorluğunun başkenti Cuzco’yu yakıp yıktı. Fakat çok geçmeden İspanyol şeflelt arasında anlaşmazlık çıktı ve Pizarro bunlardan birinin emriyle katledildi.
İbni Batuta
Ebu Abdullah Muhammed îbni Batuta. Arap gezgini ve coğrafya bilgini, 1304’te Tanca’da (Kuzey Afrika) doğdu, 1369’da Fas’ta (Kuzey Afrika) öldü.
Yıllarca süren olağanüstü bir seyahat yaptı. Çok ünlü bir Arap gezgini olan ibni Batuta, çocukluğunu Afrika’nın kuzey-batısında-ki Tanca şehrinde geçirmiştir. Aynı şehirde iyi bir öğrenim gören ibni Batuta, bir gön dünyayı gezerek tanımaya karar vermiş ve yola koyulmuştur. O diyar senin, bu diyar benim demeden dolaşan ibni Batuta’nın gezip gördüğü ülkeler arasında, bütün Kuzey Afrika, Hicaz, Suriye, Anadolu, İstanbul, Altın Ordu – bugünkü Ukrayna, İran, Afganistan, Türkistan, Çin’e kadar bütün Orta Asya, Bengal, Hindistan, Sumatra, Afrika’da Nijerya, Sudan, Avrupa’da da ispanya vardır, ibni Batuta’nın bu gezileri yaşadığı yüzyıl için inanılmayacak kadar önemli bir başarı sayılmaktadır. 1353’te Tanca’ya dönen büyük gezgin ve coğrafya bilgini burada artık kendini seyahat notlarını derlemeye vermiş ve «Tuhfetun Nuzzar» adlı ünlü seyahatnamesini yazmıştır.